Kastamonu’dan Daday’a giden yol üzerinde bir köy var ismi Kasaba. Bu köyde küçük ama içine girildiğinde ahşap işçiliği ile görenleri büyüleyen küçük bir Selçuklu camisi var. Her ne kadar ismi Mahmutbey Camii ise de yörede bulunduğu yerden dolayı Kasaba Camii diye anılıyor.
Çandarlı Adil Bey’in oğlu Emir Mahmut tarafından 1366 yılında yaptırılmış. El oyması işlemeli kapı bir sanat harikası. Üstelik, bu kapı gerçeğinin bir kopyası. Gerçeği ise daha önce üç kere çalınıp her defasında çeşitli antikacılarda ele geçirildiğinden artık Kastamonu Etnoğrafya Müzesi’nde saklanıyor.
Kapının üzerindeki kitabede “Mescitler Allah’a aittir.Orada Allah’tan başkasına tapılmaz” kapı girişinde de bu eseri yapanın “Nakkaş Mahmut oğlu işçi Abdullah” olduğu yazıyor.
Caminin tavanında muhteşem bir ahşap işçiliği kullanılmış. Ahşap tavan, çivi kullanılmadan birbirine geçme parçalardan yapılmış, hem son derece süslü, hem de son derece sağlam. Rivayet’e göre Mahmut Bey burayı yapan ustaya, “Çivi kullanma ki, dağların neminden, rüzgarların gamından yorulup, paslanıp güçten takatten düşmesin. Kendisiyle birlikte tavanı çökertmesin. Bütün dağlar ve ormanlar emrindedir, istediğin ağacı seç ve kes. Öyle bir tavan yap ki, gökkubbe ayakta kaldıkça yıkılmasın’ demiş.