Etiket Arşivi Doğu Anadolu

Gün(eş)e Bakış

Nemrut Dağı, güneşin doğuşunu ve batışını izlemek için olağanüstü bir yer. Bu olağanüstülüğü sağlayan etkenlerden en önemlisi insan eliyle yapılmış 50m. yükseklik ve 150m. çapındaki bir tümülüs ve muhteşem heykeller(M.Ö. 1. yüzyılın ortası).

Bu muazzam insan emeğinin ne için harcandığını düşünmemek olanaksız. Kommagene M.Ö. 1.yy başında kurulup, M.S. 72 yılında sonlanmış, Toros Dağları ile Fırat nehri arasındaki yörede bağımsız bir krallık. Nemrut Dağından neredeyse tüm krallığı görmek olası.

I. Antiochos Epiphanes’in tümülüsü ve hierotheseionu, Kahta’nın hemen kuzeydoğusundaki Ankar Dağları’nın arasında uzanan ve denizden 2150m. yükseklikte bir dağ olarak yer alan Nemrud Dağı’nın doruğunda bulunmaktadır. Tümülüs, yumruk büyüklüğündeki taşların 50m. yükseklikte ve 150m. çapında bir alana yığılmasıyla oluşturulmuştur. Tümülüs doğuda, batıda ve kuzeyde sert kayaya oyulmuş teras biçimindeki üç avlu ile çevrelenmiştir. Doğudaki avlu, mimarlık ve heykeltraşlık anıtlarının en önemli topluluğunu oluşturmaktadır. Söz konusu avlu batıda kolosal heykellerle, doğuda piramit biçimli bir ateş sunağı ile kuzey ve güneyde de uzun ve dar bir kaide üzerinde duran orthostatların (dik duran taşlar) oluşturduğu alçak duvarlarla çevrilmiştir. Avluya üstten bakan orthostatlar kuzeyde Antiochos’un Pers’li atalarını tasvir eden kabartmalarla süslenmiştir. Güneyde ise onun Makedonyalı soyunu tasvir eden kabartmalar bulunmaktadır.

Anodolu Uygarlıkları S.556, Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal

Nemrut fotoğrafları için bknkz.

Nemrud Dağı, Doğu Terası Nemrud Nemrud

Akdamar Surp Haç Kilisesi, Van

Hoşap Kalesi

Bir Urartu Kalesi, Çavuştepe / Sardurihinili

Muradiye Şelalesi

Tendürek Geçiti

Tendürek Geçiti

Doğubayazıttan Van’a Ağrı görüntüsü eşliğinde hareket edersiniz, yol kilometrelerce volkanik taşlarla süre gider, tabelada bilgilendirme;
Tendürek Geçiti Rakım 2644m

Anadolunun damında dolaşıyoruz…

Ağustosun sıcağında, geride bıraktığınız neredeyiz karmaşası sonrasında bir yenilenme molası;
Muradiye Şelalesi

İshak Paşa Sarayı ve Bir Yanılsama

Türkiye’yi tanıtan posterler ya da Türkiye ile ilgili fotoğraflarda sıkça rastlanan bir görüntü vardır. Uçsuz bucaksız bir ovanın ortasında arkasındaki dağa yaslanmış bir saray; İshak Paşa Sarayı, bir uç kale görüntüsünde, yalnızlığı, unutulmuşluğu çağrıştıran bir görüntü.

Karanlığa gömülü kayaların arasındaki bir yarıktan ve düzensiz basmakların ardında, hesaplanması güç bir mesafede, Giovanni hala batan güneşin kızıllığına bürünmüş ve adeta bir masaldan çıkmış gibi duran çıplak bir düzlük ve bu düzlüğün kıyısında özel sarımsı bir renkte düzgün, geometrik bir çizgi gördü: Bu kalenin profiliydi.

Tatar Çölü, Dino Buzzati, İletişim Yayınları

Bu görüntü ve oluşturduğu düşünce size eşlik eder, belleğinize iyice yerleşir ve gerçeğinden uzaklaşırsınız, gidip kaleyi (sarayı) yerinde görünceye kadar. Gerçek fotoğraftan çok farklıdır, büyük bir kentin (40.000 nüfuslu) ortasında, büyük bir kalenin içinde hükümran bir saray. Belki uç kaledir ama öyle yalnızlık duygusu uyandıracak bir garibanlığı yoktur, bu belleğinizde oluşan bir yanılsamadır ki, çekilen fotoğraflarda da sürer gider, bknz.

İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı’nın yakınında, Doğubeyazıt’ın 5 kilometre uzağında eski Doğubeyazıt yanında sarp kayalar üzerine kurulmuş, kartal yuvasını andıran 116 odalı bu saray aslında türbesi, camii, surları, iç ve dış avluları, divan ve harem salonları, koğuşları ile bir bey kalesidir.

50 x 115 metre alanı kapsayan sarayın Harem Dairesi iki katlı, diğer bölümleri tek katlı idi. Günümüzde ikinci kat tamamen yıkılmış durumdadır. Saraya ancak doğudaki tepeden açılan bir kapıdan girilir. Diğer tarafları 20-30 metre yükseklikte sağlam duvarlarla çevrilidir. Kapıdan, önce dış avluya girilir. Dış avlunun etrafında uşak ve seyis odaları ve tavlalar vardır. Dış avludan iç avluya kemerli tak şeklinde büyük bir kapıdan girilir. İç avluda çeşitli odalar ve koğuşlar vardır. Ortadaki harem dairesinin duvarlarında İshak Paşa’yı öven yazılar bulunmaktadır. Kapının iki yanında iki aslan heykeli vardır. Divan odası (toplantı salonu) ise 20 metre genişlik ve 30 metre uzunluktadır.

Ruslar, Doğubeyazıt’ı işgal ettiklerinde, burasını karargah olarak kullanmış ve saraya ait kıymetli eşyaları yanlarında götürmüşlerdir. Bugün, sarayın 13 x 6,5 metre ebadındaki som altından yapılan kapısı St.Petersburg sehrinin Eremitage müzesinde bulunmaktadir.

Aynı zamanda, dünyanın ilk kalorifer tesisatı döşenen sarayıdır.

Eskiden sarayın olduğu yer, sarayın tam ortada bulunduğu bir yerleşim merkeziydi. Ova tarafında evler, diğer yanlarda camiler, mezarlık ve diğer yapılar vardı. Fakat bu yapıların hepsi yıkılmıştır. Saray son yıllarda yapılan tamirat ile tamamen yıkılmaktan kurtarılmıştır.

Vikipedi, İshak Paşa Sarayı
Wikipedia, Ishak Pasha Palace

İshak Paşa Sarayı Doğubayazıt Ağrı Dağı

Ani, Kars

Ani (Ermenice: Անի, Latince: Abnicum), Kars’ın Merkez ilçesinde, il merkezine 48 km. uzaklıkta, Arpaçay Nehri boyunda bulunan ören yeri. 961-1045 yılları arasında Bagrat hanedanından Ermeni hükümdarlarının başkenti olmuştur. 11. ila 12. yüzyıla ait bazı İslam mimarisi eserlerini de barındırır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Ani
http://en.wikipedia.org/wiki/Ani

1900 yıllarında ani ören yeri fotoğrafları

Büyüleyici Geçitler, Çamlıbel Geçidi, Şavşat-Ardahan Yolu

Şavşat-Ardhahan yolu, gezi planlarında, zamanlamaya dikkat edilerek yer alması gereken büyüleyici bir geçiş. Bir süredir Karadeniz yollarında iseniz bu geçiş sadece bir yol geçişinden öte bir şeydir. Doğa, sizi yavaşca doğu coğrafyasına hazırlar. Sık ormanlar ve sis yüzünden dar olan panaromanız genişler, ama ormanlar ve yeşil geçişleri hala sizinledir. Geniş ormanlık alanlar yer yer geniş çayırlıklar ile “kaç yeşil var” sorusu hala gündemdedir.
Dingin bir doğa sizi büyüler ve buranın her daim öyle olduğunu düşünürsünüz, hatta yerlilere bu hayranlığınızı belirttiğinizde “biz bıkmışız bunlar hayran oluyor” tepkisi ile karşılaşır ve kış aylarında çocukluğunuzdan bu yana Şavşatı bilmenizin gerçekliğini anımsarsınız, buranın bir de kışı vardır. Ah bir de kışın gelebilsek…

Yavuzköy’den aheste bir sürüş ile yarım saat sonra Çamlıbel geçidine varırsınız rakım tabelası 2640m. göstermektedir. Bu noktayı geçtikten sonra 2000 m altındaki geçişleri not etmeme kararı alırsınız.

Ne kadar çayırlıklara alıştıysanız da bu geçitden sonrasına hazırlıklı olmak gerek, birden ormanlar biter ve göz alabildiğine düzlükler, çayırlar başlar. Birden her şey değişmiştir, coğrafya göz alabildiğine çayırlıklara dönüşürken, evler de taş, düz damlı ve birbirine sırt vermiş hale dönüşür. Geçidin Karadeniz tarafındaki tek başına dimdik duran evlerin yerini birbirine sokulmuş, doğa karşısında çekimser evler almıştır.
Bir diğer farklılık ise durduğunuz anda etrafınızı sarıveren çocuklar. Büyük bir heyecanla koşarak yanınıza gelirler ve “Hello” diye bağrışırlar, yolda duran ve fotoğraf çekenler yalnızca yabancılar mıdır? Türkçe konuştuğunuzda şaşırtırsınız, inanmak istemezler, Türkçeyi öğrenmiş yabanclar olarak davranmak işlerine gelir ve şeker isterler. İsteklerini karşılayamayacağınızı söylediğinizde aldığınız tepki “ne biçim turistsiniz öyleyse” olacaktır. Belki haklılar ama turistlerin şeker dağıtması da bir başka ilginçlik olsa gerek…

Aheste sürüşe mutlaka devam edilmeli, yaklaşık yarım saat sonra Ardahan’dasınız. Bizim Ardahan’dan geçişimiz sırasında bal festivali varmış, şehrin çıkışındaki ormanlık alanda karşılaştığımız büyük kalabalık iki gün kamp şeklinde süren festivalin dağılıyor olmasındanmış. Eğlenceler akşam şehirde devam edecekmiş. Nasıl bir şenlik vardı göremedik maalesef. Planımızı Kars’a ulaşmak olarak yapmıştık ne yazık ki…

Yavuzköy Çamlıbel geçiti Ardahan Yolu

Şavşat-Ardahan geçişi fotoğrafları için tıklayınız…

Şavşat hakkında bilgi için vikipedi bağlantısı

Ardhana hakkında bilgi için vikipedi bağlantısı